Read more
Bu kitabi okuyunca aski bilmekle asik olmak, atesi bilmekle yanmak arasindaki farki anlayacaksiniz...
Yazar Adem Göksügür bu romaninda, kiyamete bes kala askin ölümle kucaklasmasini ustaca harmanliyor.
Israfilin Nefesi fütürist bir roman. Yazar, 2055-2060 yillari arasinda cereyan eden insanligin son macerasini okuyucuya carpici bir bicimde hissettiriyor.
Bati ülkeleri bilim ve enerji alaninda cöküse gecmis; Amerika, tükenme noktasina gelen nüfusunun Doguya göc etmesine engel olamayinca Kizilderililerden gasp ettigi topraklarda hayalet kentler olusmustu.
Bilim ve teknolojiyle birlikte enerjiyi de elinde bulunduran Türkiye yeni bir birlik kurdu Üc Kita Birligi ÜKB... Avrupa, Asya ve Afrika ülkelerinden olusan ÜKBnin dünyaya egemen olmasi fazla zaman almadi. Sonraki yillarda Hz. Yusuf dönemini aratmayan kitlik, dünyayi kasip kavurmaya baslayinca tarih tekerrür etti ve bakir topraklari sayesinde Afrika yeniden dünyayi besleyen tarim kitasina dönüstü. Ses genetigi alanindaki gelismelerle din algisi da degisti. Devrim niteligindeki bu gelismeyle Hz. Isanin sesi kaydedildi ve buna bagli olarak Hiristiyanlik hizaya geldi, Islam Batiya egemen olmaya basladi.
Böylesi bir dünyada Frankfurt Baskonsolosunun oglu Emirle bir rahibin kizi olan Rebeka arasinda alevlenen ve kültür catismasinin sinirlarini zorlayan bir ask yasaniyordu. Bu iki gencin aska, hayata ve ölüme yükledikleri anlam ve yasam bicimleri onlari maceradan maceraya sürüklüyordu. Takvimler 2060a yaklastiginda Müslümanlarin hicbir neden yokken ölmeye baslamasi akillara kiyamet alametini getiriyordu. Zira kiyamet kafirlerin üzerine kopacakti ve sürec baslamisti.
Israfil elinde yat borusuyla ilahi talimati bekliyordu...
