Read more
Kanepeye uzanmisim. Karsimda eski bir ögrenci calisma masasi duruyor. Masanin üstünde ve saginda üc kitaplik var. Sol tarafta duvarda asili bir baglama, onun yaninda yere dayali bir gitar. Sagdaki kitapligin yaninda bir org ve önünde mavi bir pilates topu bulunuyor. Gicirdayan döner bir koltuga oturmus 3 yasinda bir cocuk var. Cocuk hafifce saga sola dönerek önündeki beyaz kagida rastgele kase basiyor ve bir yandan kendi kendine bir seyler mirildaniyor; sanki bana ninni söylüyor. Ben de telefonu acmis, onu izliyor ve yaptiklarini kaydediyorum. Ancak ninni biraz daha devam ederse her an uyuyakalabilirim Bir süre sonra cocuk etrafina bakiniyor ve karsisindaki kitaplikta siyah renkli eski bir kase görüyor...
Gicirdayan döner koltukta bana dogru dönüp, ayaga kalkiyor ve ceylan gibi sekerek yanima geliyor. Dede dedee dedisko Bana siyah olani, siyah olani verir misin diye sesleniyor. Dede dedee dedisko dediginde kimilerinin deyimiyle yüregimde kelebekler ucusuyor, kimilerinin deyimiyle ise yüregimin yagi eriyor. Kilo ve yasa aldirmadan, kendimden beklemedigim bir ceviklikle kalkip siyah kaseyi ona veriyorum. Bir yandan da insan yasamindaki en üst rütbelerden biri olan DEDIKOLUA terfi etmenin keyfini cikariyorum.