Read more
Sabahattin Alinin yalniz usta bir roman ve hikaye yazari degil ayni zamanda hisli bir sair oldugunun kanitidir Daglar ve Rüzgar. Kaleme aldigi misralar yüregini yakip kavuran istiraplarini dindirebilmis midir bilemeyiz ama bu istiraplarin bizim yüregimize kadar ulastigi da bir gercektir. Hangimiz vurgun yemis gönlünü teselli icin ona söyle seslenmemistir
Basin öne egilmesin,
Aldirma gönül, aldirma;
Agladigin duyulmasin,
Aldirma gönül, aldirma
Yahut ask acisi tahammül edilmez hale geldiginde hangimizin dilinden suna benzer bir sitem dökülmemistir
Hangi derdimi anayim
Aska nasil dayanayim
Yandim, daha mi yanayim
Yetmez mi gönül, yetmez mi
Keder cengeline takilip kalan zamanin bizim icin de gecmek bilmedigi, duvarlarin üstümüze üstümüze geldigi anlarda dilimizi su misralari söylerken bulmaz miyiz
Disarda mevsim baharmis,
Gezip dolasanlar varmis,
Günler su gibi akarmis...
Gecmiyor günler, gecmiyor.
Iste Sabahattin Ali, bu güzel eserinde ortak acilarimiza tercüman oluyor.