Read more
Zenginlik, cogu zaman yalnizca bir maddi ayricalik gibi görülür. Paranin, malin, gösterisin isareti sanilir. Oysa zenginlik, her toplumda sessizce isleyen bir kültürel mekanizmadir. Bir yasam bicimi, bir görgü, bir dil, bir suskunluk ve cogu zaman da bir asiriliktir. Türkiyede zenginligin yalnizca ekonomik degil, kültürel bir olgu oldugunu öne süren bu kitap, okuru yerlesik algilarla yüzlesmeye cagiriyor.
Saraylardan AVMlere, konaklardan plazalara, sohbetlerden sosyal medyaya uzanan bir cizgide zenginligin nasil temsil edildigini, nasil mesrulastirildigini ve nasil gündelik hayatin icine sizdigini derinlikli bir bakisla inceliyor. Zenginligin yalnizca neye sahip olunduguyla degil, nasil yasandigiyla ilgili oldugunu ortaya koyan kitap; mekanlar, iliskiler, davranis kaliplari ve semboller üzerinden Türkiyenin son yillarda gecirdigi dönüsümün izini sürüyor.
Yoksulluk hakkinda cok sey söylendi bu ülkede ama zenginlik hep suskun kaldi. Simdi söz sirasi onda. Bu kitap, konusulma-yanin pesinde; gösterisin, görgüsüzlügün, zevkin ve ihtisamin toplumsal kodlarini cözmeye aday. Türkiyenin zenginlik haritasini kültürel bir arkeolojiyle yeniden cizen bu calisma, yalniz bugünü anlamak icin degil, gelecegi öngörmek icin de bir anahtar sunuyor.