Read more
Birden sorularim aptalca geldi, sorduguma pisman oldum ve anlatmaya karar verdim. Tam o sirada kusandigi renkli culun cep gibi duran kivrimina sikistirdigi yetmislik arak sisesini gördüm. Etiketinde markasi yaziyordu El Hayat. Ucuz bir markaydi. Esas hayatin baslica marifeti, bütün sorularin cevaplarindan cok, bütün cevaplarin sorularini beles dagitmasiydi. Lakin herkes cevaplarin pesine düstügü icin sorulara iltifat eden pek kalmamisti. Gölge bedene, suret aslina, yanki söze, söz baglamina ihanet edip gitmisti. Zaman bu zamandi. ABD, Suriyeyi tehdit ediyordu. Bölge huzursuzdu, biz endiseliydik. Asi nehri kiyisinda büyük, ama gercekten cok büyük su dolaplari var nareler. Bunlar ahsaptan yapilmis ve öyle insa edilmis ki, her parcasi bir digerine yaslanarak mükemmel bir cark cikarmislar ortaya. Bu carki döndüren sularin sesi, akip giden zamanin yankisini andiriyor. Sairin misrasindaki nare ise bir dilberi.. Suriyedeki farkli kültürlerin arasinda, ilginc cografyalarda, kadim kentlerde, tarihin öncesinde ve sonrasinda yaptigim yolculuklarin hikayesini, yasadigim masallari anlatirken o ilk cümlenin pesindeyim. Yalin bir cümle. Kisaca, El Hayat gibi bir sey.