Read more
Sosyal medya, bireyi sürekli gözaltinda hissettiren dijital bir panoptikon haline geldi. Paylasimlar, begeniler ve takipci sayilari arasinda kaybolan birey, kendi gerceklik algisini sorgular hale geliyor. Her an izlenme ve degerlendirilme kaygisiyla sekillenen bir kimlik, mahremiyetin sinirlarini zorlayan sanal bir varolusa dönüsüyor. Gercek ile sanal arasindaki cizginin giderek siliklestigi bu dünyada, birey hem gözlemci hem gözlenen konumuna hapsolur. Sosyal medya, özgürlestirdigi yanilsamasiyla bireyi kendine yabancilastirirken, kaygi ve yalnizlik duygularini körüklüyor. Bu ortam, bireyin kendini sürekli kiyasladigi bir sahne haline gelirken, derin bir tatminsizlik ve aidiyetsizlik hissi yaratiyor. Artik gerceklik, algoritmalarin yönettigi bir tiyatroya dönüsmüs durumda. Bu kitap, bireyin sosyal medya karsisindaki varolussal yalnizligini ve yabancilasmasini derinlemesine ele aliyor.
