Read more
XI ile XIII. yüzyillar arasinda Batida siyasi ve toplumsal hayatta, sanat, ekonomi ve teknoloji alanlarinda köklü dönüsümler göze carpar. Felsefe de bu dönemdeki maddi ve entelektüel uyanisin bir parcasidir.
XIII. yüzyil ise tercüme ve yorum translatio hareketinin etkisini gösterdigi dönemdir. Bu hareket, Batinin bir yandan Araplar ve eski Yunan karsisindaki felsefi gecikmesini telafi etme cabasi, diger yandan skolastik döneme bakisini degistiren tartismalarin kaynagidir. Tezlerin ve karsi tezlerin sunulmasi neticesinde bir sonuca ulastirilan bu tartismalarin mekani ise üniversitelerdir.
Ancak XIII. yüzyilin sonlarinda, bir aciklama modeli olarak kabul gören Aristoteles felsefesine güven sarsilir. Özellikle teoloji ile felsefe arasindaki zorunlu bag kopar. XIV. yüzyila yaklasirken, kültür hakikatlerin cogulluguna acilir. Avrupa bir yandan da Yüzyil Savaslarinin ve vebanin gölgesindedir. XV. yüzyilda ise yeni bir duyarlilik sekillenir hümanizm. Artik insanin her seyin ölcüsü sayilacagi zamanlara gelinmistir.
