Read more
Sosyoloji, hukuk, ekonomi, felsefe, tarih, psikoloji, siyaset bilimi gibi bir cok disiplinin kesistigi bir noktada, günümüzde popüler kavramlar olarak ortaya cikan iletisim ve küresellesme, iletisim teknolojisinin bilgi toplama, depolama ve dagitiminda sagladigi gelisim, gerek ulusal gerekse uluslararasi sirket ve devlet kuruluslarinin enformasyona gereksinimlerinin gün gectikce artmasi, modern kitle iletisim araclarinin görünümlerine öncekinden farkli bir bicim verirken, uluslararasi iliskilerde ön planda rol oynamalarini sonuclamistir.
Küresellesen iletisim teknolojileri etrafinda esen asiri iyimserlik rüzgarlarina kapilmaksizin, iletisim araclarinin, ülkeler arasinda erisim, kullanim, sahiplik ve kontrol iliskilerini; teknolojiye sahip olanlarin, paylasim, isbirligi, özgürlük düsüncelerini elestirel bir bakis acisiyla irdelemek gerekmektedir.
Özellikle, 80li yillarda birlikte olgunlasan ve yeni bir ekonomi politigin kurucu kategorisi olarak beliren küresellesme baglaminda iletisim, giderek güc, öfke, intikam, savas, cazibe gibi farkli özelliklere sahip mitolojik tanrilara benzemekte ve hegemonik ideolojik unsurlariyla egemen konumunu giderek percinleme noktasina gelmistir.
Küresellesen Medya farkli baglamlarda ele alinmasi gereken cesitli okumalari beraberinde getiren karsilastirmali olarak bir cok disiplinin ic iceligini göstererek okuyucuya cesitli yaksimlari birbirine baglamasina yardimci olacak bir metodoloji sunmaktadir.
