Read more
Türklerin zihin dünyasinda iki bin yildir uzak ufuklara dair arzular dolasti. Ordular yüzyillardir doguda gün dogusuna, batida gün
batisina, güneyde gün ortasina, kuzeyde gece ortasina dogru aktikca bu arzular güclü bir fetih ve önlenemez bir cihan hakimiyeti
ülküsüne dönüstü. Tunanin nereden aktigini, Dinyeperin nereye döküldügünü bilenler dogudan batiya zapt edemeyecekleri
hicbir ülkenin olmadigina inandilar. Yüzyillar icinde uzak ufuklar yeni bir isim kazandi Kizilelma. Bu defa süvariler kiliclari daima
kusanilmis, atlari daima eyerlenmis halde hazir durdular; günü gelince Kizilelmaya dek gideriz diye yola ciktilar.
Gün olup devran döndü, uzak ufuklar bu defa Türkleri kendi kiskacina aldi. Kahraman akincilar yorgun birer savasciya dönüsüp
anayurda dogru cekildiler. Kizilelma yavas yavas dillerden düstü, zihinlerden silindi, bulaniklasti. Yine de Türkler bu sihirli kelimeyi
unutmadilar. Zamanin getirdigi bulanikligin arasinda Kizilelma ne idi diye sordular önce. Sis perdesi aralaninca uzak ufuklara
yeniden bakmaya basladilar ve Kizilelmanin hayalden öte bir ülkü oldugunu hatirladilar.
imdilerde su soru bütün gücüyle yeniden gündemde Kizilelma neresidir