Read more
Eylül, edebiyatin, siirin, müzigin korumasi altinda. Hem aylardan bir ay hem de ayötesi bir zaman, bir yer, bir duygu. Buna karsin belki de 12 ay icinde en mahcubu, en alcakgönüllüsü, en incesi. Onu öyle cok övüyoruz ki neredeyse kendini unutturup baska bir aya kacacak, belki subat olacak belki temmuz. Yapmayalim, abartmayalim, eylülün varligi yeter deyip eylülde kalalim Insan da eylülün korumasi altinda. Eylül kendisini insanlara adamis durumda. Yeter ki yaz bozgunuyla kis mapusuna girmesin, hem kendisinin hem baskalarinin yasamini zindana cevirmesin diye, fazlaliklarini alir insanin. Azini da coga sayar. Özgecidir, ne hüznü öne sürer ne gazeli. Yavasligiyla sakinlestirir, usulluguyla kendine getirir insani. Eylül bizim neyimizdir Herkesin kendisinden bir parcayi onda buldugu ya da aradigi aydir. Yoksa da ne yapar eder, bulur bulusturur verir. Bu kitapta okuyacaklariniz da eylülün bize verdiklerinden tadimlik seyler. Eylülü sevin, dinleyin, duyun, okuyun, size de cok sey verecektir, sakin olun.
Haydar Ergülen Eylül yasamdan ve düslerden süzülen öykülerle yürege dokunan farkli yolculuklara cagiriyor okuru.
Jale Sancak Gündüzdüsü de olsa mutlu olma ihtimali tasiyan bir yolculuk bu, bir yolculuga cikilmasa da dönüsünü iceren bir bellek yoklamasi eylüle dair, eylül üzerinden.
Hakan Akdogan
