Read more
Köklü bir tarihe tutunuyoruz. Nevzuhur bir kültürün cocuklari olmadigimiz
asikar... Bunu sadece tarihe yaslanarak konusan, günü anlamlandirmaktan
imtina edip dünün konforuyla hayati anlamlandirmaya calisan, ata kültüne
müntesip müptedi bir ögrenci edasiyla söylemedigim malumdur. Köklü tarih,
derin kültürel miras, övünme konusu degildir. Aksine bu tespitler, tevarüs
edilen birikimi temsil telasi, bu günü anlama ve yarini anlamlandirma
mesuliyetinin farkina varma sebebidir.
Köklü tarih ve derinlikli kültür derken kastettigimiz mana sudur Asyanin steplerinden Bagdata,
oradan Anadoluya ve Rumeliye uzanan genis cografyada seyreden bir dil ve düsünce
birikimi... Evet, kimi sartlanmis bakislar görmese de üc kitada temekkün eden bir siyas tecrübe
ve tesir alani genis bir kültürel iktidar. Siyas tecrübe, bahsi diger... Lakin kültürel iktidara iliskin
bir iki hususu arz etmek isterim. Evvela bu iktidarin kurucu ismi, manayi Türkce nakletmek
gerek diyerek hikmetler söyleyen Pr-i Türkistandir. Onun insa ettigi irfan arki, Asyanin kirac
topraklarini sulayarak Afrikaya ulasmis, Bagdatta Fuzl ve Rh, Anadoluda Yunus Emre ve
muakkipleri, Avrupada Saraybosnali Hasan Kaim ve Mostarli Ziya olarak gönül mülkünü ihya
etmistir. Demem o ki siyas ve sosyal tarihi, kurumlari, olusturulan ilkeleri ve imar edilen
sehirleri teker teker tadat etmeden, sadece söz varligindan hareketle bu kanaate varmamiz
mümkün Köklü tarih ve derinlikli kültürel mirasa sahibiz.