Read more
Bireysellesmenin sonuna kadar hüküm sürdügü ama büsbütün kendi tercihlerimize de dayanmayan bir toplumda, bilsek de bilmesek de,
istesek de istemesek de, hoslansak da hoslanmasak da, hepimiz kendi hayatlarimizin sanatcilariyiz. Her ne kadar kimi araclardan yoksun
olsak da, böylesi bir toplumda, dogru ya da yanlis, kendi yeteneklerimizi ve kaynaklarimizi kullanmak icin hayatimizi bir amaca vakfetmek
isteriz.
Z. Bauman, bu kitabinda, bireyin kendi özgücüne dayanarak hayatini sürdürme cabasini yasam sanati olarak adlandirir. Akiskan modern
toplumlarda yasamak zorunda olan bireyin, yasam sanati performansinin, ne anlama geldigi tartismali da olsa, mutlulukla, mutlu olmak
istegiyle dogrudan baglantisi var. Kisi bu dünyada mutlu olmak istemektedir, ama toplum halinde yasamak da sorumluluk gerektirmektedir,
kisi yalnizca kendisini degil, hemcinslerini de gözetmek zorundadir fakat tüketim toplumu mekanizmalari icine cekilmis modern insan,
mutluluk arayisinda toplumsal gercekligi bir kenara birakip kendini merkeze alarak hareket etmektedir. Sorun da buradadir Mutluluk
arayisinda tek basina oldugunu düsünmesinden ve buna inanmasindan ötürü cogunlukla mutsuzlukla cebellesmek zorundadir modern insan.
Amac ve araclarin birbirine karistirildigi, gelgec zevklerin bas köseye oturtuldugu tüketim toplumu insanini mercek altina alan Bauman, bu
parlak calismasinda, insanin kendini gerceklestirme serüveninin aydinlik oldugu kadar karanlik noktalarina da bakiyor. Okuru kendi
gercekligiyle yüzlesmeye davet eden Bauman, yasam sanatinin inceliklerini ustalikla gözler önüne seriyor, daha iyi bir yasam düsünü de
elden birakmayarak...