Read more
Kasketli bir adam güvertede gemi boyunca yürüyor, kasketi alninin üstüne düsmüs olan bu adamin sirtinda kircil bir palto var. Paltonun kalkik yakasi ardindan büyük bacanin kenarini siper edinerek kah kaptan köprüsünün altindakileri süzüyor, kah beni... Kalkik yaka, kaslarin üstüne inmis bir kasket insana uluslararasi bir zabita film kahramani ile karsilastigi hissini hic düsünmeden veriyor. Yüzüne karanligi siper eden adam gölge gibi icinde türlü türlü ihtimaller tasiyor. Dünyanin seri seri yarattigi kah ekranda kah hayatta örnekleri ile karsilastigimiz adam icin düsünüyorum Belki bu ciftleri uzaktan koruyan bir silahsor. Belki de onlari gözetleyen bir dedektiftir. Sinemalar ve hayat bizi bu tip adamlar karsisinda daima dikkatli olmaya mecbur etmistir. Insan, bu adamlarin los köselerden ellerinde kelepcelerle cikivereceklerini veya bir tabancanin sarjörünü doldurarak bir dram sahnesi yaratacaklarini sanir. Bu hisler bir film gibi kafamizda döner durur... Toplumsal sorunlar cercevesinde yazdigi yazilariyla gercekci Türk edebiyatinin öncüleri arasinda yer alan siyasetci ve yazar Sadri Ertem tarafindan kaleme alinan ve ayni zamanda önemli bir etnografik calisma örnegi sunan eser, yeniden okurlarla bulusuyor. Ertem edeb betimlemeleri ve akici üslubuyla okurlari Ankara-Bükres arasinda seyrine doyum olmayan bir yolculuga cikariyor.
